Lahey Büyükelçimiz Fatma Ceren Yazgan’ın ilk 100 günü…..
Tecrübenin, emeğin, alın terinin ve kurumsal hafızanın kıymetini bilen dostlarım hatırlayacaklardır. İki dönem önce Lahey Büyükelçimizin ilk 100 gününü, “56. Amsterdam Tartışmaları” programında değerlendirmiştik. Rotterdam’da HABER Gazetesi stüdyolarında da Sayın Şaban Dişli’yi konuk etmiştik.
Bu günlerde de şimdiki Lahey Büyükelçimizin Hollanda’daki ilk 100 günü geride kalmak üzere. Bu süreci, aidiyet duymaktan onur duyduğum ve iki ülke ilişkilerini dikkatle takip eden biri olarak izlemeye çalıştım. Gözlemlerimi, naçizane, siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum.
3 Eylül 2025 günü, T.C. Lahey Büyükelçimiz Sayın Fatma Ceren Yazgan, Hollanda Kralı Majesteleri Willem-Alexander’e güven mektubunu sunmuştu. O günlerde bu köşede şöyle yazmıştım: “…Büyükelçi Yazgan, kırmızı, beyaz ve türkuaz tonlarının hâkim olduğu kostümüyle medyada ilk fotoğrafıyla yer aldı. Kostüm, Türk’ün sembolü kırmızı-beyaz renklerle işlenmiş hilal motifleri taşırken; üzerinde ayrıca Türkiye-Hollanda dostluğunu simgeleyen kırmızı, mavi ve beyaz renkli laleler de bulunuyordu. …Sayın Yazgan’ın Kral Willem-Alexander’e güven mektubunu takdim ederken çekilen fotoğrafı ise ayrı bir yorum konusuydu. Büyükelçi o karede vizyonlu, bilgili ve özgüvenli bir kişiliği yansıtırken; inci takılarıyla tevazu, güç ve zarafeti bir araya getirmişti…”
Büyükelçimiz Sayın Yazgan’ın Hollanda’daki ilk 100 gününü, genel olarak üç ana başlıkta toplamak mümkün: Hollandalı muhataplarıyla görüşmeler, Türkiye’yi temsilen uluslararası platformlarda yer alma ve Hollanda Türk toplumuyla kurduğu ilişkiler.
İlk iki alanda gerçekleştirilen bazı temaslar şöyle:
*Hollanda Kraliyet Jandarması Komutanı Korgeneral Annelore Roelofs ziyareti,
*Macaristan’ın Lahey Büyükelçisi Dániel Horogszegi Szilágyi-Landeck ile görüşme,
*Kimyasal Silahlar Sözleşmesi 30. Taraf Devletler Konferansı’na katılım,
*Rotterdam’daki EuroPort fuarı ziyareti,
*Aalsmeer 2025 Süs Bitkileri Fuarı’na katılım,
*Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail’in İşgal Altındaki Filistin Topraklarına ilişkin istişari
görüş duruşmasına katılım,
*Hollanda’daki TDT Büyükelçileri ilk çalışma toplantısına katılım,
*Süryani Ortodoks Kilisesi Hollanda Metropoliti ve Oldenzaal Süryani Ortodoks Kilisesi
Ruhani Önderi’nin Büyükelçiliği ziyaretleri…
Sayın Büyükelçimizin ilk 100 gününün bir diğer önemli boyutu ise Hollanda Türk toplumuyla kurduğu temaslar oldu. Son yıllarda bir gelenek hâlini alan “hoş geldiniz” ve “uğurlama” ziyaretleri bu dönemde de sürdü. Ancak bu defa dikkat çekici bir farklılık ortaya çıktı: Klasik ve bilinen STK’larımızın yanı sıra, yeni, farklı alanlarda örgütlenmiş genç dernek ve vakıf temsilcilerinin Büyükelçiliği ziyaret etmeleri toplumumuzdaki çeşitliliğin ve dinamizmin arttığını gösteren sevindirici bir tabloydu.
Ayrıca Büyükelçi Yazgan’ın kendisinden önceki dönemlere kıyasla kültür–sanat insanlarıyla, çok yönlü müzisyenlerle, öğrencilerle, kadın girişimcilerle ve profesyonel gençlerle daha yoğun temas kurduğu da açıkça görülmektedir. Bu yaklaşım, hiç şüphesiz Büyükelçimizin temaslarda uyguladığı yeni politikanın bir göstergesidir. Toplumun farklı katmanları arasında köprü kurulması açısından da değerli bir yöntem olduğu kanaatindeyim.
Değerli okuyucularım, yeni Büyükelçimizin 100. gününe dair hatırladıklarımı ana hatlarıyla aktardım. Büyükelçimizin ikinci 100. gününden beklentilerimize gelince; üniversite ve düşünce kuruluşlarıyla angajman, Hollanda medya kuruluşları ve gazetecilerle ilişkiler, ekonomi çevreleriyle sıkı temaslar, ülkemiz adına daha güzel sonuçlar doğuracaktır. Büyükelçimizin başlattığı çok yönlü diplomasi politikası genişleterek devam ettirilmelidir. Bu durum, Büyükelçiliğin insan kaynaklarının güçlendirilmesini de beraberinde getirir.
Hatırlanacağını gibi bu tür 100. gün değerlendirmeleri genelde yeni kurulan hükümetler için uygulanır. Ancak, geçmişte Lahey Büyükelçimiz için böyle bir değerlendirmeye imza atmış olmamız, konunun tekrar gündeme gelmesini sağladı.
Bunun yanı sıra, böyle bir değerlendirmeyi, elbette “Devled-i Ebed Mütted” geleneğini önceleyen bir kültürden geliyor olmam da tetiklemiştir. Ayrıca, 60 yıllık Hollanda Türk göçünün 45 yılına bizzat şahitlik etmiş olmamın da etkisi vardır.
İki ülke arasındaki diplomatik ilişkileri yakından takip eden bir kişi olarak bu gözlemi mi sizinle paylaşmayı bir görev addettim.


FACEBOOK YORUMLAR